Sonun başlangıcı mı?
Bu sonun başlangıcı mı? Hollanda‘da yıllardır nefret ve kin körükleyen, İslam'ın yasaklanmasını savunan aşırı sağcı populist Geert Wilders’in partisi iktidara geliyor. Kasım’daki seçimden neredeyse altı ay sonra dört parti arasında bir koalisyon anlaşmasına varıldı. Wilders'in koalisyonda nasıl bir rol oynayacağı henüz belli olmasa da bu iyi bir şey değil. Radikal sağcı popülist siyasetçi, şimdiden ‘Hollanda yeniden bizim olacak. Hollanda'da güneş yeniden parlayacak‘ diyor.
* * * *
Hollanda’da 13 yıldır görevdeki Başbakan Rutte’nin yönettiği merkez sağ koalisyonu 2023 yazında çökmüştü. Wilders'in Özgürlük Partisi PVV 22 Kasım‘da 150 sandalyenin 37'sini alarak bir seçim zaferi kazanmıştı. 60 yaşındaki Wilders, 1998'den bu yana milletvekili. Peroksitli sarı saçlarıyla tanınan Wilders 2004’te Başbakan Mark Rutte başkanlığındaki partiden ayrıldı. İki yıl sonra Özgürlük Partisi'ni kurdu. Tehditler nedeniyle izole edilmiş özel hayatı hakkında pek bir şey bilinmiyor. Çok sıkı güvenlik önlemleri altında yaşıyor.
* * * *
Koalisyon için müzakereler defalarca krize saplanmıştı. Nihayet geçen çarşamba gece yarısı, dört parti arasında sağcı bir kabinenin kurulacağı netleşti. Dilan Yeşilgöz-Zegerius liderliğindeki Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi VVD, Pieter Omtzigt liderliğindeki Yeni Sosyal Sözleşme Partisi NSC, 2019’da gazeteci Caroline van der Plas tarafından kurulan Çiftçi Vatandaş Partisi BBB ile Wilders arasında anlaşma sağlanmış. "Uzmanlardan oluşan" bir "parlamento dışı kabine" olacakmış.
* * * *
Parti liderleri hükümete girmiyor. Dışardan başbakan adayı da takıma katılacak. Hollanda genellikle planlarını ayrıntılı hükümet anlaşmalarına bağlayan koalisyonlar tarafından yönetiliyor. Yeni bir koalisyon kurulduğunda partiler her zaman kendilerini birleştiren şeyin peşindedir. Bu kez dört farklı partiyi birleştirici bir şey yok. 'Umut, Cesaret ve Gurur' adlı koalisyon anlaşması Hollanda'nın durumuna ilişkin ortak bir analiz içermiyor, ortak misyonları da çok kısa, "Yeni bir yola çıkıyoruz". Gazeteciler radikal sağcı popülist Wilders’e de birleştirici olanı sormuş. Cevabı da sadece ‘Anlaşma‘ olmuş.
* * * *
Hollanda siyasi kültürüne uygun olarak hükümetin kurulması yine son derece karmaşık ve yavaştır. Bu kez daha da farklı. Soru, Hollanda’da ilk kez bir deneysel kabinenin ne ölçüde istikrarlı bir politika izleyebileceğidir? Seçmenler istikrarlı bir kabine görecek mi? Kabine ne kadar güven verici olacak? Dört partiden üçü arasındaki olağandışı yapı ve politika deneyimi eksikliğinin yanı sıra, ideolojik farklılıklar da var.
* * * *
Diğer şeylerin yanı sıra, yeni Hollanda kabinesinin en sert bir sığınma politikası izleyeceği söyleniyor. Koalisyon, geçici bir kriz yasası aracılığıyla "şimdiye kadarki en katı iltica politikasına" sahip olmak istiyor. Koalisyon anlaşmasına göre Hollanda, Avrupa göç politikasından çekilme talebinde bulunmayı planlıyor. Göç ve iltica konusunda belirli AB göç kurallarından vazgeçmek istiyor. Göç konusunda Hollanda’nın tek başına hareket etmesinin son derece zor, diğer AB üyesi ülkeler için siyasi açıdan kabul edilemez olması nedeniyle bunun başarılı olması pek olası görünmüyor.
* * * *
Şöyle bir cümle kurabiliriz. Hollanda’da gidişat ideolojik olarak sağdan radikal sağa doğru. Wilders ve partisi PVV uzun süredir iktidardan uzak tutulmaya çalışıldı, ama Wilders'in taraftarları her geçen yıl daha da arttı. Soru şu? ‘Neden giderek daha fazla seçmen Geert Wilders gibi aşırı sağcı, populist politikacıya oy veriyor? Sosyoekonomik faktörler mi? Yoksul, az eğitimli sınıfların popülist partilere oy verdiği sıklıkla söyleniyor. Ama Hollanda’da iyi durumda olanların da oy verdiği anlaşılıyor. Wilders, şimdi iktidarın merkezine kadar nüfuz etmiş durumda. Bunun cevabı araştırılmalı. Başbakan Rutte de zaten 13 yıl aralıksız başbakanlıktan sonra siyasetten ayrıldı, NATO genel sekreteri olmak istiyor. Hollanda için ‘Sonun başlangıcı‘nı fark etti galiba?
FACEBOOK YORUMLAR