Amsterdam'da siyaset, şiddet ve Türkler

Veyis GÜNGÖR
ABONE OL

Amsterdam’da siyaset, şiddet ve Türkler

Geçtiğimiz hafta sonu başkent Amsterdam’da, Türkleri ilgilendiren iki önemli gelişme yaşandı. Bunlardan birincisi, 6 mayıs Cumartesi günü Amsterdam Belediyesinin girişimiyle organize edilen “Türkiye ve Suriye’de yaşanan depremde hayatını kaybedenleri anma” toplantısıydı. İkincisi de, bir gün sonra, pazar akşamı saat 21.00 sularında Türk vatandaşlarının Türkiye seçimleri için oylarını kullandıkları Amsterdam Rai Fuar ve Kongre merkezinde meydana gelen şiddet ve linç hareketiydi.

Önce, Cumartesi günü Amsterdam Zuiderkerk’te gerçekleşen anma toplantısına kısaca değinelim.

6 mayıs Cumartesi günü, Amsterdam Belediyesi ile bazı Türk ve Suriye kuruluşları tarafından, Türkiye ve Suriye’de meydana gelen depremde hayatlarını kaybedenleri anma ve geride kalanlara yardımcı olma toplantısına yoğun bir katılım oldu. Salondakilerin tamamına yakını Türklerden oluşuyordu. İki yüzü aşkın katılımcının profili, bana, son yıllarda sosyal medyada öne çıkan Hollanda Türkleri sosyolojisi üzerine tekrar düşünmemi hatırlattı. Zira, bu topluluk, sosyal medyada boy boy yer alan iftar sofralarında, resepsiyonlarda, açılışlarda, veda veya hoş geldin ziyaretlerinde çok fazla görülmeyen zevattan oluşuyordu.

Bir çoğu, 1980’li yıllarda yapılan toplantılarda, eylemlerde, protesto gösterilerinde sık sık görülenlerdi. Söz konusu katılımcılarda dikkat çeken bir detay ise, İşçi Partisi'nde ( PvdA ) etkin olan ve orta sınıf diyebileceğimiz isimlerin Zuiderkerk’teki anma toplantısında dominant bir şekilde yer almalarıydı. O kadar kalabalığın içinde ise, bu profile uymayan sekiz on kişi vardı. Ancak, bu sekiz on kişinin içinde iki eski kurt vardı ki, (İ. Görmez ve M. E. Ateş) 1980’li yıllarda, solanda çoğunluğu oluşturanlara karşı amansız bir mücadele vermişlerdi. İlginç, ama, geçmişte karşı oldukları bu iki isme, salondakilerin saygıları görülmeye değerdi. Beni, daha çok toplantıya katılanların profili, Hollanda Türkleri sosyolojisi üzerine düşündürdüğü için, program hakkında değerlendirme yapmama gerek görmüyorum.

Şimdi, 7 Mayıs akşamı, Amsterdam’daki Rai Fuar ve Kongre merkezinde yaşanan ve asla tasvip edilemeyecek şiddet olaylarına gelelim.

Öncelikle, meydana gelen şiddet olaylarının beklendiğini ifade etmeliyiz. Zira, hem şahsi gözlemlerim hem salonda görev yapanların hem de oy kullanan vatandaşlarımızın ifadelerinde, oy kullanma alanında bir gerginliğin, tedirginliğin kol gezdiği yönündeydi. Adeta, sandıkların etrafında, bazı insanlar tahammülsüz ve en ufak bir tartışmada fanatizm ve linç etmeye hazırlarmış bir halleri vardı. Kaldı ki, oy kullanılan günlerde de yer yer tartışma ve sözlü kapışmalar yaşandı. Örneğin, değerli dostumuz gazeteci Özyar'ın görevi başında yaralanmıştı. Söz konusu gerginlik maalesef, oy kullanılan bir çok Avrupa ülkesinde küçük ölçekli de olsa yaşandı.  

Amsterdam’da meydana gelen şiddet olayları, akşam saat 21.00’de oy verme işlemlerinin bitmesi ve sandıkların kapanmasının hemen ardından başladı. İlk sözlü ve fiziki şiddet saldırısı saat 21.02 sularında, sandık başındaki bir Cumhur ittifakı müşahidine yapıldı. Salondakiler ne olduğunu anlamaya çalışırken, aynı anda salonun farklı noktalarında saldırılar meydana geldi.

Yumruklaşmaların yaşandığı (ilk saldırı hariç) olaylar sosyal medya üzerinden yayınlandı. Dört vatandaşımız yaralandı. Sandık görevlileri gece yarılarına kadar bekletildi. Güvenlik zor sağlandı.  
Ertesi gün, bazı Hollanda ve Türkçe medya organları, yaşananları, Amsterdam’da Türk seçmenler birbirlerine girdiler, yumruklaştılar şeklinde sayfalarına taşıdı. Oysa, şiddetle kınanan saldırı olayları, Rai merkezine Yeşil Sol Parti müşahitleri olarak giren, çok sayıdaki terör örgütü PKK sempatizanları tarafından çıkartılmıştı. Ve bu olay, adeta çok yönlü bir provokasyonun bir parçasını oluşturuyordu.

Provokasyonun hedefleri arasında, Yurtdışındaki Türk vatandaşlarının oy kullanmalarını engelleme başta olmak üzere, seçimleri şaibeli hale getirme, Türkiye’de bazı gruplara ve Avrupa’daki sağ siyasi partilere malzeme oluşturma yer almaktadır.

Nitekim, Hollanda Temsilciler Meclisinde ve Amsterdam Belediyesi haftalık meclis toplantısında, ırkçı parti liderleri ve liberal parti temsilcileri, Hollanda Türklerine verilen oy kullanma hakkının engellenmesi ve sınırlanması yönünde soru önergeleri verdiler. Ki, bu açıklamalar bu işin başlangıcıdır. Bundan sonra, yapılan bilimsel araştırmaların raporları ve yazılacak makalelerle Avrupa’daki Türk vatandaşlarının Türkiye’deki seçimlerde oy kullanmaları kısıtlanacak ve engellenmeye çalışılacaktır.